Dolar 32,5003
Euro 34,7680
Altın 2.489,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu

Ayçiçeği memleketi değiliz ama olmalıyız

28 Ekim 2021 09:37
441

Geçen gün Hayri Sert kardeşimle kıraathanede oturuyoruz. Bir yandan çaylarımızı yudumluyor, bir yandan gazetelere göz gezdiriyoruz. Gözümüz arada televizyona, arada Trakya Politik sitesinin haberlerine kayıyor. Ülke gündeminden kopamayan sohbetimiz daldan dala sıçrarken Hayri kardeşim, önce önündeki gazeteye dikkat kesildi, sonra da, “Hah! Bir bu eksikti! Şimdi de ayçiçeğinin gümrüğünü sıfırlamışlar. Yerli üretimi bitirecekler” diye feryat etti. “Sen Trakya Politik’te bu hafta yayınlanan haberi gördün mü?” dedim. Açıp gösterdim. Haberde ayçiçek yağının son dönemde nasıl pahalandığı, bir yıl gibi kısa bir sürede ikiye katlanıp litre fiyatının 20 liraya yaklaştığı anlatılıyordu. “Evet” dedi Hayri kardeşim, “Yengen de söylüyor. Ayçiçeği memleketinde bu olur mu hiç! Şimdi bir de ithal ayçiçeğine kapıyı ardına kadar açıyorlar”.

“İşte orda dur Hayri kardeşim” dedim, “Biz ayçiçeği memleketi değiliz! Ama olabiliriz ve olmalıyız. Gel sana anlatayım.” Anlattıklarımı okurlarıma da aktarayım.

Arazinin yüzde 4’ü

Özellikle Trakya’da temmuzun ortasına doğru tarlalarda sapsarı bir neşe başlar. Çiçek açan gündöndüler insanı mest eder. Siz bu görkemli güzelliği görünce memleketin dağı taşı ayçiçeğiyle doldu sanırsınız. Oysa gerçek şudur ki memleketteki ekilebilir arazilerin sadece yüzde 4’üne ayçiçeği ekilir. Bu ekimden elde edilen ürün ise vatandaşların tüketiminin sadece beşte birini karşılar. Yani talebin beşte dördü için ithalat yapılır. Bu ithalatın bir kısmı ayçiçeği tohumu yani çekirdek, bir kısmı da ham yağdır. Tüm dünyada ayçiçeği çekirdeği ithalatının üçte birini Türkiye yapar. Türkiye’nin ayçiçeği çekirdeği ve ham yağ ithalatının faturası, korona salgınından önce 3 milyar doların üzerindeydi.

Önce salgın sonra kuraklık

“Şimdi korona da nerden çıktı? Ayçiçeği ile koronanın ne ilgisi var?” diyenleriniz oldu mu? Söyleyeyim. Türkiye, dünyada en fazla ayçiçeği ithal eden ülkeler arasında. İthalat da ağırlıklı olarak Ukrayna, Rusya ve Arjantin’den yapılıyor. Evet yanlış okumadınız, Arjantin’den! Dünyanın bir ucundan gemilerle Türkiye’ye ayçiçeği geliyor. Bu gemilerin dolaşımı, salgın sürecinde azaldı. Dolaşan, yük taşıyan gemiler azalınca navlun, yani yük taşıma fiyatları arttı. Bu da ithalat faturalarını kabarttı.

Üzerine bir de dünya çapında yaşanan kuraklık nedeniyle üretim azaldı. Üstelik üretimin azalmadığı memleketler bile, “Ya kuraklık, kıtlık getirirse” endişesiyle ellerindeki ürünü satmakta nazlanmaya başladılar. Bu da fiyatları daha da bir artırdı. Dünyada 2020 yılında ton başına ortalama 420 dolar olan ayçiçeği fiyatı, 2021 Mart ayında 800 dolara kadar yükseldi. Yani tam da bizdeki ayçiçek yağı fiyatlarının yükselişi gibi hammaddenin küresel piyasalardaki fiyatı ikiye katlandı.

Ben susayım, matematik konuşsun

Devlet de hem fiyatı yükselen, hem ithalatı fiziken zorlaşan ürünün ülkeye daha kolay girişi için gümrük vergisini sıfırladı. Zaten konuyla ilgili haberleri internetten geriye doğru tararsanız, her yıl bu zamanlarda benzer kararların yürürlüğe girdiğini görürsünüz.

Ama çözüm bu mu? Gerçek ve kökten çözüm yurtiçi üretimi artırmaktır. Sözünü ettiğimiz ürün, tropikal bir meyve değil, ayçiçeği. Bu memleketin topraklarında gayet güzel, verimli şekilde yetiştiğini senelerdir biliyoruz. O halde neden ekilebilir toprakların sadece yüzde 4’üne ayçiçeği ekiliyor. Üstelik tüketim seviyesi belliyken ve bu tüketim her geçen yıl biraz daha artarken…

Çiftçiyi harekete geçirecek destek mekanizmaları oluşturmalı. Sadece destek de yetmez, çiftçiye alım garantisi verilmeli, sözleşmeli üretim artırılmalı. Nitekim Konya’da sözleşmeli üretime dönük girişimlerle bu il, Trakya’dan sonra ayçiçek tarımının en fazla yapıldığı yer oldu. Ama yetmiyor işte! Madem ekilebilir toprağın yüzde 4’ünde yapılan tarım, tüketimin yüzde 20’sini karşılıyor demek ki tarım topraklarının en az yüzde 20’sine ayçiçeği ekilmeli ki Türkiye bu alanda dışa bağımlı olmaktan kurtulsun. Biraz matematik bilen herkes bu hesabı yapabilir.

Ya o satmayı tercih etmezse

Burada yapılacak tercih belli. Ya birkaç ithalatçı firmadan ya da çiftçiden yana tercih kullanılacak. Ama bunlar daha iyi günler. Hala tercih yapabilecek özgürlüğümüz var çünkü! Ya birkaç yıl sonra dünyada tarımsal üretim, kuraklık kıskacına iyice sıkışırsa… Ya bugün ağırlığı kadar dolar karşılığında bile olsa ayçiçeği çekirdeği satan ülkeler, “Önce kendi vatandaşımı doyururum, kalırsa sana satarım” derse…

Çiftçiyi gerçek ve tatminkar destekleme mekanizmalarıyla ayçiçeği tarımına ısındırmanın tam zamanı. Yoksa birkaç yıl sonra devlet değil ithalatçıdan gümrük vergisi almamak, üzerine para verse yağını çıkarmayı bırakın çitleyecek bir avuç çekirdek bile bulamayabiliriz.

YORUMLAR

Trakya Haber