Dolar 32,3160
Euro 35,0944
Altın 2.294,93
BİST 9.050,19
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 22°C
Açık
Tekirdağ
22°C
Açık

Başsoy, Trakya Politik’e konuştu

Başsoy, Trakya Politik’e konuştu
6 Aralık 2021 15:08 | Son Güncellenme: 7 Aralık 2021 08:27
1.317

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2019 Yerel Seçimleri’nde propagandasını “Radikal Sevgi” mottosu altında başarıyla yöneten ve zaferde büyük payı olan Ateş İlyas Başsoy’la alışılmışın dışında bir röportaj yapmak istedik. Başsoy, siyaset çevrelerinde zaten tanınan bir sima… Kendisine aşina olduğu soruların yanı sıra okuru bambaşka diyarlara götürecek sorular da soracağız. Başlıyoruz.

Neden “halen” solcusunuz?
Sol ezilenden yana olmak, ezilmenin olmadığı bir toplumun hayaline kurmak demek. Çocukluğumdan beri hep ezilenlerin yanında olmaya çalıştım ve hep ezilmenin olmayacağı bir topluma ulaşma hayalini kurdum.

Gençlerin siyasete -özellikle de sol siyasal partilere- uzak durduğu bir dönem yaşıyoruz. Bunu aşmanın yolu sizce nedir? Pudra şekerinin dışında gençleri politikayla uğraşmaya özendirecek sihirli sözcük ne olabilir?

İki yüz yıl önce yazılmış bir klasik romanda da “gençler siyasetle ilgilenmiyor” diye yakınan bir kahramana rastlayabilirsiniz. Gençler ayrı bir tür değil, bir insan yedisinde neyse yetmişinde de öyle oluyor. Nesilden nesile politikayla ilgisizliğin arttığına dair bir veri okumadım. Ben üniversiteye giderken de öğrencilerin çok büyük bölümü siyasetten kaçardı. O gençler bugünün yetişkinleri. Twitter’da komiklik koşturan gençler, eskiden de kantinde şakalar yaparlardı. Son otuz yılda gençler çok değişmedi ama bizim fani gözlerimiz bir hayli değişmiş olabilir.

Daha önce söyleyen oldu mu bilmiyoruz ama Radikal Sevgi’nin Bir Başkadır dizisine ilham verdiğini düşünüyoruz. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Mümkündür. Radikal Sevgi de birçok kavramdan ilham aldı, hatta bu nedenle “Seveceksen Radikal Sev”in başına Bahtin’in ünlü sözünü koydum: “Sözcükler kiralıktır” diye. Biz sözleri ve dünyayı kiralayan kiracılarız. Bir başka epigrafta da Billy Joel’in “We didn’t start the fire” dizesini kullandım. Ateşi biz yakmadık, sadece onu yeni gelenlere taşımaya çalışıyoruz.

Bir ay öncesine kadar halen içerik yüklediğiniz ve CHP’nin 2019 zaferinin en yalın arşivinin yer aldığı YouTube’taki “Radikal Sevgi” kanalının sadece 67 abonesi olmasını nasıl açıklayabilirsiniz? Çok tuhaf değil mi?

Kapalı bir grup o, hiç reklam edilmiyor. Edilse bile aşırı bir takipçisi olmazdı, çünkü güncel yeni içerik yok. Bir arşiv olması için açıldı.

Yukarıdaki soruyla bağlantılı olarak her duruma müdahil olma arzusundaki CHP kitlesinin gözünün önündekini görmesi ve gördüğünü örgütlemesi için ne yapmak gerekiyor? CHP, bir buçuk milyona yakın üyesini nasıl daha yararlı şekilde yönlendirebilir?

“Radikal sevgi”yi daha fazla yayarak. Bu havalı bir yöntem değildir. İnsanların geneli önyargılarını sivrilten, onları gaza getiren söylemlerle ilgilenir. Bir arkadaş grubunda diğer gruptaki kişileri çekiştirmek, mavra yapmak hep çok tercih edilir. “Karşı gruptaki insanları dinlemeli, onlarla sohbet etmeli, aramızdaki mesafeleri azaltmalı” önerisini getiren kişi aslında içinde olduğu gruba “yok olmalıyız” diyordur. Tüm köylerin bir araya geldiği koca bir dünyada sıradan bir vatandaş olmak, bir minik köyün muhtarı olmak kadar ışıltılı gelmeyebilir insanlara. Dünya koltuk sevdalıların hırsıyla defalarca yakıldı yıkıldı. Bu nedenle CHP veya herhangi bir partide, “Rakip partilere oy veren seçmenlerle gönül köprüleri kurmak zorundayız” diyen benim gibi kişiler, “Göbeğini kaşıyan adam, oduna oyunu satan hırsız” vs söylemleri dile getiren amigolara karşı hep dezavantajlı durumda olur. Size bir başlık cümlesi söyleyeyim: Bir parti “parti kazansın” diyenlerden çok “ülke kazansın, dünya kazansın” diyenlerle doluysa, o parti garip bir şekilde seçimleri de kazanır.

2019 Yerel Seçimleri’nde Millet İttifakı ve HDP’nin oylarının toplamından gelen bariz bir matematik hesap ve beraberinde gelen zafer var. Ancak bu matematik hesabın ötesinde o seçimin özellikle büyük kentlerde başka bir ruhu da vardı. O ruh nedir ve ilk genel seçime nasıl taşınır?

HDP’nin oyu 2019’da uzaydan gelmedi. O oy hep vardı ama eski seçimlerde o oyun varlığı direkt veya dolaylı olarak AKP’ye yarıyordu. AKP’nin “HDP olmasaydı seçimi kazanamazdınız” cümlesi hem doğru, hem yanlış. Doğru, çünkü matematik ortada. Yanlış çünkü, HDP seçmeni bir anda gökten düşmedi ki. AKP’nin geçmiş seçimlerdeki başarısının da önemli nedeni HDP ve veya Kürt seçmeniyle ilgili. Öte yandan bir de şöyle bir gerçeklik var. AKP yıllarca hem milliyetçi Türk seçmenini, hem de Kürt seçmeni aynı anda bir araya getirebildi. Şimdi bu meziyetini kaybetti. 2019 seçim başarısında HDP ve veya Kürt seçmeninin oyu kadar, bu oy temsiline rağmen barış ve kardeşlik isteyen, terör ve siyaseti ayırabilen üçüncü nesil kentli milliyetçi seçmenin de kararlılığı etkili oldu. Bu ülke için ve hepimiz için büyük bir şans. Umarım Türkler ve Kürtler insan onuruna saygı gösterecek biçimde, olgunlukla bir arada yaşarlar ve elli yıllık terör şiddeti yerini karşılıklı barış ve dostluğa bırakır.

Kılıçdaroğlu’nun toplumun tüm kesimlerine yönelik yaptığı “helalleşme” çağrısı -CHP içerisindeki bazı klikler tarafından- tam algılanamadı. Hiç alakası olmayan bir biçimde, bu çağrının özellikle son birkaç yılda suça karışmış siyasilerle hesaplaşılmayacağı anlamı çıkarıldı. İktidar değiştiğinde, neredeyse toplumun tümünü etkilemiş olan suçlara bulaşmış kişilerin gereğince yargılanacağına inanıyor musunuz?

Tüm suçlular yargılanır. Suç işleyeni affetmek yargıç rolü üstlenmek demektir, ki haddim değil… Yargılama işini adil mahkemeler yapsınlar, biz adil mahkemelere sahip sağlam bir demokrasiyi tekrar inşa etmek için çalışalım. AKP’nin çatısı altında milyonlarca yetişmiş insan var. Yarın iktidar değiştiğinde kan davası güdülmeyecek, işini düzgünce yapan, çalışan üreten, herkes bu ülkenin eşit bir vatandaşı olarak yaşayacak. Kılıçdaroğlu bunun güvencesini verdi. Çünkü karşı taraf yirmi yıldır, ülkenin diğer yarısına sürekli hakaret ediyor. “Biz aynısını yapmayacağız, biz halkımızın tamamını seviyoruz” diyor Kılıçdaroğlu. İşte bu “radikal sevgi”. Radikal sevgiyi, minnoş bir çocuk şarkısı sanmayın. Bu söylem biçimi bilinen en devrimci ve dönüştürücü söylem biçimlerinden biri. Kılıçdaroğlu bu dili kullandıkça, karşısındakiler hep ofsayta düştü ve düşecek.

Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren insanlara ulaşmak ve kararlarını değiştirmek mümkün mü? Elinizde büyük bir güç olsa bunu hangi yöntemle denerdiniz?

Kimseye akıl verecek kadar akıllı hissetmiyorum kendimi. AKP’ye oy veren seçmenlerle konuşuyorum zaten. Bazen sabır gösteriyorum, bazen alttan alıyorum, konuyu siyaset dışına, ortak ilgilerimize, dertlerimize çekiyorum. İnsanları kafalamak, gözünü boyamak gibi bir derdim yok. Elimde büyük bir güç olsa daha çok sohbet etmek isterdim.

Siyaset sahnesinde “resmen” görev almak kapınıza gelip dayansa, ne yapmayı/olmayı tercih ederdiniz?

Hahah… Ben bahçede güzelim, beni kopartıp vazoya koymayın.

Millet İttifakı hükümetinde bir bakanlık görevi üstlenmek durumunda kalsanız hangi bakanlığı tercih ederdiniz? Neden?

Bakanlar bazen görmez olurlar, arabaları model değiştirdikçe kendilerinin de model değiştirdiğini zannederler. Öyle anlarda bakanların görmesini sağlasam bu bana yeter.

Bugünlerde Türkiye’yi en çok benzettiğiniz ülke hangisi? Türkiye’nin en çok hangi ülkeye benzemesini isterdiniz?

Birinci Dünya Savaşı’nı hiç yaşamamış, Ermenisini, Rumunu, Yahudisini, Acemini kaybetmemiş, Arapla, Kürtle hiç küsmemiş bir Türkiye’de girmek isterdim 2022 yılına. O zaman zaten dünyanın en güzel ülkesi olurduk. Bakmayın, hala güzeliz ve hala “helalleşme” olanaklarımız var.

Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde 5 yıllık bir ömrünüz olsa hangi yaşlar ve hangi tarihler arasında yaşamak isterdiniz? Neden?

Çok zorlu bir röportaj oldu bu. Yirmi beş yaşında olmak ve tam bugünde yaşamak isterdim. Yetmişler, seksenler, doksalar nostaljisi yapmaktan hoşlanmıyorum. Sanki o dönemler harikaymış da, sonradan her şey bozulmuş gibi düşünülür genelde.

Yarın Trakya’ya yerleşmek durumunda olsanız evinizi taşıyacak nakliye firmasına vereceğiniz adres hangi il veya ilçe olurdu?

Bak beni düşman edeceksiniz herkesle 🙂 Çanakkale’de yaşıyorum zaten. Edirne’ye de bayılıyorum, Tekirdağ’da gençliğimin unutulmaz bir dönemi geçti ve Kırklareli’nin Karadeniz kıyıları bir hazinedir. Doğal güzelliklerinin yanı sıra Trakya insanının güzelliği de paha biçilmez. Ayrımsız seviyorum bu bölgeyi.

Ateş İlyas Başsoy kimdir?

Ateş İlyas Başsoy (d. 1971, Bursa, Türkiye), Türk yazar, reklamcı.

Gırgır, Avni, Hıbır, Pişmiş Kelle dergilerinde yazıları ve öyküleri çıktı. Limon Dergisi’nde düzenli yazıları basılan Başsoy çeşitli edebiyat dergilerinde kitap eleştirilerinde bulundu. 1985 yılında Bursa’daki yerel bir gazeteye girdi ve gençlik köşesi çıkarttı. Arabesk ve Heavy Metal müzikleri ile ilgili yaptığı yazı dizileri İstanbul basının da ilgisini çekti. Ateş İlyas Başsoy üniversite yıllarından beri reklam endüstrisi içinde çalışıyor. Güzel Sanatlar, Klan, DNA, Cen Ajans, Art Grup gibi ajanslarda reklam yazarlığı ve yaratıcı yönetmenlik yaptı. 2005’te kendi ajansı Fayda’yı kurdu. 2001 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hazırlanan Kentim İstanbul kampanyasının isim babalığını ve yaratıcı yönetmenliği yaptı. Kentim İstanbul, Başsoy’un “Yeni İstanbullular”, “Diyalojik İletişim” ve “Siyasetsiz Seçmen” kavramlarını geliştirmesine katkıda bulundu. 2004’te AK Parti belediye seçimini kazanınca kampanya durduruldu.

2009 yerel seçimlerinde CHP Antalya adayının kampanyasını hazırladı ve bu seçimde Antalya sürpriz biçimde AKP’den CHP’ye geçti. Bu galibiyet kurulduğu günden beri AKP’ye karşı CHP’nin ilk seçim başarısıydı. Antalya deneyiminden hareketle siyasi iletişim öğütleri verdiği kitabı “AKP Neden Kazanır? CHP Neden Kaybeder?” çok satan kitaplar arasına girdi.

2013 yılında sosyal demokrat belediyeciliğin bir araya gelip hizmetlerini anlattığı “Kentine Güvenen Kentler Buluşması”nın da isim babası ve yaratıcı yönetmeni oldu. 2014 yerel seçimlerinde Mansur Yavaş’ın Ankara kampanyası başta olmak üzere otuza yakın kritik seçim bölgesinde kampanya başkanlığı veya kampanya danışmanlığı yaptı.

CHP ilk kez 2019 yerel seçim ulusal kampanyası için Ateş İlyas Başsoy’la doğrudan sözleşme yaptı ve Başsoy kampanya başkanlığına getirildi. Başsoy yerel yönetim kampanyalarının alışıla geldiği üzere seçim öncesi birkaç reklam ve birkaç sloganla sınırlı kaldığında başarılı olamayacağını söyleyerek, çok sayıda seçim bölgesinde seçim kampanyalarını ekibiyle birlikte yürüttü. Hedeflenen 12 büyük şehirden Antalya, Hatay, Eskişehir kampanyalarına dolaylı; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Aydın, Tekirdağ ve Muğla kampanyalarına direkt katkı sundu.

Radikal İki ve BirGün gazetelerinde köşe yazıları yayınlanmıştır. Yazı, yorum ve kitaplarında Metin Ünkazanan ve Tayfun Yılmaz takma isimlerini de kullandı.

“Yüksek Volüm” adlı bir öykü kitabı, “ÖSS Matematik’te 20 Soru Garanti” adlı bir ders kitabı ve “Reklamcı Nedir Nasıl Reklamcı Olunur” adlı deneysel bir çalışması yayınlandı. “AKP Neden Kazanır? CHP Neden Kaybeder?” adlı kitabıyla Türk siyasetinde belirleyici olanın siyasi kararla oy veren seçmenler değil siyasi kararla oy vermeyen seçmenler olduğunu söyledi. Bu kitapta madde madde sunduğu strateji önerileri ve kampanya süreci 2019’da ülke genelinde, yüzden fazla seçim bölgesinde uygulandı. Ateş İlyas Başsoy’un gazete ve dergi yazılarını derlediği “Ateşli Kitaplar” adıyla duyurulan dört kitaplık bir serisi Pegasus Yayınları tarafından yayınlanmıştır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Trakya Haber