Dolar 32,3655
Euro 34,9626
Altın 2.325,50
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Parçalı Bulutlu

Gençler, bir yıl dişinizi sıkın!

23 Eylül 2021 08:37 | Son Güncellenme: 23 Eylül 2021 09:33
465

Bu yazıyı yazmak için oturduğumda çok sinirliydim. Düşüncelerimi bir sıraya koymaya çalışırken yavaş yavaş ve olabildiğince sakinleştim. Şimdi kıymetli okurlarıma kendimi daha iyi ifade edebileceğimi sanıyorum.

Bu aralar televizyon haberlerinde, gazetelerde, sosyal medyada en önemli gündem maddelerinden biri, iki yılın ardından fiziken eğitim vermeye hazırlanan üniversitelere gidecek gençlerin barınma sorunu. Memleketteki çocukların hepsi, bizim çocuklarımız. Onların dertleri, hepimizin derdi. Bununla birlikte televizyondan, gazeteden, sosyal medyadan izlerken konu ister istemez biraz soğuyor. İnsan, “Hay Allah! Vah vah!” dedikten hemen sonra ekran, sayfa değişiyor, tabii kafasındaki konular da… Sorunun yakıcılığı, birebir tanık olduğunuzda belirginleşiyor.

İki gün önce bir arkadaşım aradı. “Ersun abi, sen memleketin çeşitli yerlerinde yönetici pozisyonunda çalışmış birisin. İzmir’de tanıdıkların vardır. Bizim çocuk orada üniversiteye başlayacak ama kalacak yer sorunumuz var” dedi.

2 bin 500 liradan kapı açıyorlar

Bu arkadaşım, yaşça benden genç. Eşi de, kendisi de özel sektörde orta düzey yönetici olarak çalışıyor. Tek çocukları bu yıl üniversiteli oluyor. Her işini de kendisi kotaracak şekilde başarılı, üstelik gelir düzeyi fena olmayan bir aile. Beni aramasına şaşırdım doğrusu. Ben böyle düşünürken o anlatmaya başladı:

“Ersun abi, Kredi Yurtlar Kurumu’na başvurduk. Sonuçlar açıklandı. Çocuk 8 bin 600’üncü yedekte. Sonra yedek yerleştirmelerin  sonuçları açıkladı. Bu kez de 8 bin 200’üncü yedekte. Özel yurtlara baktık. İnternetten araştırıp telefonla fiyat soruyoruz. Eşim bir taraftan, ben bir taraftan… İki gün boyunca kulağımız telefona yapıştı, ev, çağrı merkezine döndü. Alabildiğimiz en düşük fiyat aylık 2 bin 500 lira. 5 bin liranın üzerine çıkan aylık rakamlar duyduk. Her ay sadece yurt için 2 bin 500 lira versek iyi… Bir o kadar da çocuğa harçlık vereceğiz. Okul sekiz ay desen, yılda 40 bin lira eder. Gözümüz korktu doğrusu. Bu maliyeti düşürebilmek için eşi dostu aramaya karar verdik. Belki bir yol gösteren olur, dedik.”

Kime çıkıyor bu yurtlar?

Arkadaşıma yardımcı olamadım ne yazık ki… “Ben bir araştırayım, biraz da düşüneyim. Seni ararım” deyip telefonu kapattım. Belediyelerin yurt konusunda girişimleri olduğunu duymuştum. Arkadaşımın çocuğu İzmir’de okuyacağı için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Twitter mesajlarına baktım. Konuyla ilgili olarak şöyle bir açıklama yapmış:

“Kira artışları nedeniyle öğrencilerimizin yaşadığı mağduriyetin farkındayız. Gençlerimiz için Buca ve Bornova’da iki yurt kiraladık. Özel yurt sahipleriyle ise kontenjan için görüşmelerimiz devam ediyor. Bu ülkenin geleceğini, sokakta sahipsiz bırakmayacağız.”

Arkadaşıma müjdeyi tam vermek için başvuru koşullarını da araştırayım istedim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni aradım. Santral bir görevliye, o görevli başka bir görevliye, o görevli de diğer görevliye aktardı. Soruma herhangi bir yanıt bulamadım. Belki konu çok yeni olduğu içindir… Ancak Sayın Başkan’ın bu açıklamayı, konunun son günlerde çok ısınması nedeniyle, belki de çalışmalar tam olgunlaşmadan, alelacele yaptığını anladım.

Zira Tunç Soyer son günlerde Twitter’da hangi mesajı yayınlasa altındaki yorumların en az yarısı yurt sorunuyla ilgili… Hatta bir vatandaş şöyle yazmış:

“Sayın Başkan’ım, yeğenim Şırnak’tan İzmir Bakırçay Üniversitesi’ne okumaya geldi. Yurt çıkmadı. Özel yurtlar dolu. Ne yapacak bilmiyoruz. Babası emekli ve başka geliri yok. Bu kıza yurt çıkmıyorsa kimlere çıkıyor?”

Vatandaş, mesajını Başkan’dan yardım isteyerek bitiriyor. Fakat soru önemli! Hadi benim eşiyle birlikte çalışıp evine Türkiye ortalamasının biraz üzerinde para giren arkadaşımın çocuğuna yurt çıkmıyor. Ya Şırnak’ta tek emekli maaşıyla geçinmeye çalışan babanın kızına neden devlet yurdunda bir yatak bulunamıyor? O kız devlet yurdunda kalmıyorsa, kim kalıyor?

Hangi mantık, hangi hesap?

Evinden uzakta eğitim gören gençlerin barınma sorununu çözme görevi, yasalarla Gençlik ve Spor Bakanlığı’na verilmiş. Bakanlığa bağlı yurtların toplam kapasitesi 697 bin kadar. Ülkedeki toplam üniversite öğrencisi sayısı ise yaklaşık 8 milyon. Bu gençlerin yarısı bile ailesinden farklı bir şehirde okuyacak olsa 4 milyon yatak kapasitesi gerektiği ortada. Oysa devlet bunun yüzde 20’sini bile karşılayamıyor. Dolayısıyla gençlerin çoğu özel yurtlarda ya da kiralık evlerde barınıyor. Bu da neredeyse turizm sektörü kadar gelir hacmi olan bir sektör demek aslında…

Ben özel sektör düşmanı bir insan değilim. Ancak gençlerin bir anlamda dört yıl boyunca ‘aileleri’ olacak ortamın sadece kar zarar mantığıyla çalışan özel sektör inisiyatifine bırakmanın ne derece doğru olduğunu sorguluyorum. Nitekim, kar mantığının ağır bastığı ve bütçelerin bu ağırlığın altında ezildiği durumlarda devreye başka ‘mantıklar’, başka ‘hesaplar’ giriveriyor. Şırnak’taki emekli babanın kızına ‘huzurlu bir yurt ortamı’ sunacak bir el uzanıveriyor mesela.

Bunları düşündüğümde yazıya başlarkenki asabi halime dönüyorum. Açıkçası öfkem, kırgınlığım, iktidara değil. Çünkü güçlü duygular, yönünü güçlü beklentilerden, güçlü umutlardan alır.

Bu ülkenin ‘kurucu ruhunu’ taşıyan siyasetin bu konuda yıllardır neden bu kadar pasif kaldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Gerçi Sayın Genel Başkan’ın, “Bir yılda ülkedeki yurt sorununu çözeceğiz” sözü var. Ancak göreve geldiğinden bu yana geçen 11 yılı aşkın sürede, bu konuda keskin bir irade göstermemiş olması, kırgınlığımın asıl nedeni. Neyse en azından ağzından “bir yıl” sözü çıktı. Gençler, bir yıl daha sıkıverin dişinizi!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Trakya Haber