Örgütlü Kötülük-2

Türkiye’yi sarsan büyük deprem sonrası bugüne kadar halının altına süpürülmeye çalışılmış ancak o an itibarıyla irin gibi patlayarak her yana sıçrayan örgütlü kötülüğü yazmaya devam ediyoruz.

*

Girizgâhta beceriksizliklerden, ihmallerden ve sorumsuzluklardan çok daha vahim durumlar olduğunu ve iktidardan düşme, suçüstü yakalanma gibi korkular nedeniyle kişi ve kurumların akıl almayan hallerinden bahsetmiştik. Oysa tablo daha da vahimmiş.

*

Deprem sonrası olayların ve olguların daha vahim olduğunu gazeteci Altan Sancar’ın aktarımlarından anlıyoruz. Sancar, son dönemde Ankara kulislerini en iyi aktaran isimlerden biri ve deprem sonrası bizzat bölgeye giderek tanıklıkta da bulundu. Gazetecilik başarılarıyla önümüzdeki dönemde adını çok daha fazla duyacağınız Altan Sancar, deprem sonrası Ankara’da kamp kuran takım elbiseli hurdacı-müteahhit tüccarları anlattı.

*

Bu güruh, depremin haftası dolmadan yumruk gibi kravatlarını takarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin karargâhı olan Çukurambar’da enkaz ihalesi kovalamaya başladı. Dümdüz olmuş yerleşim alanlarından ayrıştırılarak paraya tahvil edilecek demir, beton, plastik bile bu zevatı heyecanlandırmaya yetiyor. Bir de aralarda piyango çıkarsa, kıymetli eşyalar bulunursa değmeyin keyiflerine… İhale pazarlıkları havada uçuşmaya başladı bile! CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bu ihalelerde hangi siyasinin ne kadar “komisyon” aldığını araştırdıklarını anlattı geçen gün Meclis’te yaptığı konuşmada.

*

Gözlerinizi kapatın ve deprem bölgesinde dört daireli, ailenize ait bir apartmanınız olduğunu düşünün. Bir dairede anne ve babanız oturuyor. Bir diğerinde siz, eşiniz ve çocuğunuz. Diğerlerinde de diğer iki kardeşinizin aileleri… Anneniz, babanız ve kardeşleriniz ölmüş, topluca defnedilmiş. Bir yeğeniniz yaralı, diğer üçü halen göçük altında. Eşiniz ve çocuğunuzla derme çatma bir çadırda yaşam mücadelesi veriyorsunuz. Ne acı değil mi?

*

Halen canlarınızın etinin, kemiğinin içinde olduğu enkaza takım elbiseli hurdacıların operatörleri dayıyorlar iş makinelerini… Vuruyor kepçesini elin oğlu. Beton yığını olmuş o en güzel anıların yaşandığı yuvaya patlata patlata vuruyor. Vuruyor demirine, etine, kemiğine… Vuruyor canına canına, her vuruşunda patronunun cebine paralar doldura doldura… Vurdukça yarattığı acı hepimizin nefesini kesiyor.

*

“Takım elbise” paravanı bu ülkenin adaletsizlik mekanizmasının en somut göstergelerinden biridir. Bir kadına tecavüz edip onlarca yerinden bıçaklayarak öldüren bir cani eğer mahkemeye takım elbiseyle çıkarsa ama ufak, ama kocaman bir iyi hal indirimi mutlaka alacaktır. Doğru düzgün iki cümle kurma yeteneği bile olmayan hurdacı tüccarının halen Çukurambar’da takım elbiseyle dolaşması işte tam da bundandır.

*

Deprem sonrası ilk günlerde yağmalama tehlikesinden bahsedilmiş, yağmalama yaptığı gerekçesiyle ölesiye dövülen, linç edilen insan videoları sosyal medyada dolaşıma girmişti. Bir evden para edecek bir eşya çalmaya çalışan bir kişiye bunu reva görebiliyoruz, öyle mi? Peki deprem bölgesindeki tüm apartmanların hurdasına, ziynetine, etine, kemiğine, hatırasına çöken takım elbiseliye neyi reva göreceğiz?

*

Bu ülkenin geleceği, bu soruya vereceğimiz cesur bir karşılıkla belirlenecektir.

Not: AKP’nin beyni olacak seçim ofisi dün Ankara Çukurambar’da tutuldu. Seçim Koordinasyon Merkezi’nin ilk ziyaretçisi de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu.