TRAKYA SOLDAN SOLDAN-3
Sosyalistler anlatıyor – 3
Barış Saygın – TİP Çorlu İlçe Başkanı
Trakya’da sosyalist solun tarihi, ülke genelinde solun tarihi kadar köklü… Sabahattin Ali’lerden, Birinci TİP’in kuruluş günlerine kadar uzanan köklü bir gelenek ve çok daha fazlası var. Trakya sadece dünüyle değil, bugünü ve yarınıyla da sosyalist solun damarlarının gelenekten geleceğe uzandığı bir coğrafya… “Trakya Soldan Soldan” söyleşilerinde bu defa konuğumuz son dönemde Meclis’teki performansıyla gündemde olan Türkiye İşçi Partisi’nin Çorlu İlçe Başkanı Barış Saygın.
Trakya’da kaç il ve ilçede örgütlüsünüz?
Partimiz, kuruluşunun ardından kısa bir sürede Türkiye genelinde seçim yeterliliğini sağladı. Trakya’da da Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli olmak üzere tüm illerde örgütlüyüz.
Son dönemde öne çıkan veya önem verdiğiniz etkinlik nedir?
Neredeyse 20 yıldır iktidarda olan AKP, ülkeyi bir uçuruma sürükledi. Bu uçurumdan emekçiler, kadınlar, gençler, LGBTİ+’lar düşürülmek istenirken, patronlar ise servetlerine servet kattı. Biz bu tabloyu tersine çevirmekte inat ediyoruz. Bu tablo ancak saydığımız bu toplumsal kesimlerin inadıyla tersine çevrilir. O yüzden “Biat değil, inat” diyenlerle partimizde buluşuyoruz.
Kendi kişisel tarihinizde Trakya’da en çok etkilendiğiniz sol/sosyalist faaliyet, etkinlik nedir?
İçinde bulunduğumuz süreçte sosyalizm mücadelesi vermek, başlı başına etkileyici bir durum. Partimizin kuruluş aşaması ve emek havzası olan Trakya’da yeniden emekçilerle buluşmasını ilmek ilmek örmek, zaman geçtikçe heyecanımı daha da artırıyor.
Trakya coğrafyasında Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen hangi sol/sosyalist eylem(ler)in daha önemli olduğunu düşünüyorsunuz?
Gezi Direnişi hem ülke, hem de sosyalist sol için bir dönüm noktasıdır. Birincisi, ülkenin AKP’nin biçtiği kalıba sığmayacağını göstermiştir. Emekçilerin, kadınların ama özellikle de gençlerin başkaldırısıdır. Gezi’den sonra iktidarın yönetme aygıtı sadece ‘zor’ olmuştur. İkincisi de sosyalist solun 12 Eylül’le birlikte çekildiği savunma pozisyonundan çıkarak, artık atak yapmasını zorunlu kılmıştır. Hatırlarsanız Trakya’da da o günlerde binlerce yurttaş günlerce sokaklara çıktı. Çok etkileyiciydi.
Trakya’nın gelmiş geçmiş en önemli üç solcusunu/devrimcisini saymanızı istesek?
Emekçilerin iktidar mücadelesini yürüten her bir devrimci çok değerlidir. Kimi saysak, kalanına sanki biraz ayıp etmiş oluruz. Devrimcilik, başlı başına büyük bir şeydir.
Yaşadığımız coğrafyaya özgü gelecekte hayalini kurduğunuz ve efsane olabilecek bir etkinlik var mı? Varsa nedir?
Sadece bizim bölgemiz olan Çorlu-Çerkezköy hattında bile uzun süredir devam eden iki inatçı direniş var. Adkotürk ve Bel Karper işçileri sendikal hak başlığı altında aslında insanca yaşam için direniyor. Hak gaspının, ağır çalışma koşullarının, sömürünün en yoğun olduğu bölgemizi böyle direnişlerin sarmasına ihtiyacımız var. TİP direnişin içinde ve direnenin yanında.
Trakya bir ülke olsaydı, başkenti neresi olurdu?
Güzelim şehirlerimiz yıllarca sermayeye peşkeş çekildi. Suyumuz, havamız, toprağımız kirlendi. Tarım alanlarımız git gide tükenmekte. Şehirleşme ise betonlaşmadan ibaret. Trakya bir ülke olsaydı, her şehri başkent olabilirdi. Ancak sosyalist bir iktidar öncülüğünde şehirlerimizi yine yaşanabilir kılmak kaydıyla…
Üç sözcükle Trakya’da solcu/devrimci olmayı anlatabilir misiniz?
İnatçı, dinamik, direngen.