Dolar 32,3341
Euro 35,1806
Altın 2.244,90
BİST 8.718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 11°C
Hafif Yağmurlu
Tekirdağ
11°C
Hafif Yağmurlu

“Ben iyi bir Trakyalıyım”

“Ben iyi bir Trakyalıyım”
3 Kasım 2021 17:14
2.474

Merhaba Şafak Bey, hangi okuldan mezunsunuz? Mezuniyetinizden beri bulunduğunuz görevleri, illeri ilçeleri sıralayabilir misiniz?

Öncelikle hoş geldiniz İSKİ’ye. Sizleri Türkiye’nin en büyük yerel yönetim kuruluşlarının birinde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Ben İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü, 1990 yılı mezunuyum. Yüksek lisansımı Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde tamamladım. Yine Hacettepe Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi üzerine doktora yaptım. Siyasaldan mezun olan birçok gencin hayali olan kaymakamlık mesleğine 1992 yılında girdim. Asaleten Karabük Yenice ve Ordu Mesudiye ilçelerinde Kaymakamlık yaptım. 2002 yılında açılan yükselme sınavını birincilikle kazanarak Mülkiye Müfettişi olarak atandım. 2002-2015 yılları arasında 13 yıl İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu bünyesinde Mülkiye Başmüfettişi olarak çalıştım.

2015 yılında alan değiştirerek Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’ne geçtim. Orada da yaklaşık 4 yıl civarında TESKİ Genel Müdürü olarak görev yaptım. 2019 yılında, seçimlerden sonra Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun takdiriyle İSKİ’ye Genel Müdür Yardımcılığına atandım. Burada önce İdari ve Mali İşlerden Sorumlu, sonra da Şebeke, Abone İşleri ve Bilgi İşlemden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışıyorum.

Yurt dışında çeşitli eğitimler aldığınızı ve çeşitli deneyimler edindiğinizi biliyoruz. Bunlar nelerdir? Bahseder misiniz?

Yurt dışında hem mülki idare amiri olarak, hem de akademik çalışmalar kapsamında bazı eğitimler aldım. İlk olarak İngiltere’de 1993-1994 yılları arasında kamu yönetimi ve Britanya’nın anayasal/idari sistemi üzerine bir eğitim programına katıldım. Daha sonraki yıllarda; Çin Halk Cumhuriyeti’nin İnsan Kaynakları ve Eğitim Bakanlığı’nın daveti üzerine Çin’de bulundum. Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yaparken Amerika Chicago’da Northern Illinois Üniversitesi’nde 6 ay süreyle bir araştırma ve eğitim programına katıldım. Burada özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra nasıl bir iç güvenlik yapılanması olduğu konusunda araştırmam oldu. Bunun haricinde yurt dışında katıldığım birçok kısa süreli seminer ve görev oldu.

TESKİ’de göreve geliş sürecinizden biraz bahsettiniz ama bunu biraz daha açabilir misiniz?

2014 yılında Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi yeni kurulmuştu. Ankara’da Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yaparken, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesine önce İçişleri Bakanı onayıyla geçici görevle atandım. Çok kısa bir süre sonra TESKİ’nin ilk kurucu Genel Müdürü Halim Orta hocamızın görevden ayrılmasıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın önerisi, İçişleri Bakanının onayıyla 2015 yılı Mart ayında TESKİ’ye Genel Müdür olarak atandım. Mart 2015’ten, 5 Kasım 2018 tarihine kadar da fiilen Genel Müdür olarak görev yaptım.

TESKİ’nin kurucu Genel Müdürü olarak, ilk 5 yıla baktığınızda sizce kurumun yapmış olduğu en önemli işler nelerdir?

Yeni bir büyükşehir, yeni bir su ve kanalizasyon idaresi kurulmuştu. Zor bir dönemde görev almıştım. Öncelikle TESKİ’yi kurumsal manada sağlam bir hukuki ve teknik altyapıya oturtmamız gerekti. Gerçekten bunun için çok mücadele edildi. Ondan sonra hızlıca Tekirdağ’ın bütün ilçelerinin altyapı eksikleri tespit edildi. Bunlar yatırım programlarına konuldu, yatırımlar için kaynak bulundu. Özellikle iç ve dış krediyle çok iş yaptık. Hem İller Bankası, hem Japon Kalkınma Bankasıyla sıkı işbirliğine gidildi. Dolayısıyla çok kısa bir süre içerisinde başta merkez ilçe Süleymanpaşa olmak üzere, hemen bütün ilçelerde hem atık su, hem yağmur suyu, içme suyu ve arıtma tesisleri noktasında çok önemli hizmetlerin yapıldığını düşünüyorum. Kabaca 2500 km. civarında atık su, yağmur suyu ve içme suyu hattı yapıldı. Önemli ölçüde ilçelerimizin altyapı problemlerini çözdüğümüzü düşünüyorum. Dokunmadığımız, girmediğimiz belde, mahalle kalmadı, siz de şahitsiniz. Saray’da, Hayrabolu’da, Çerkezköy’de, Çorlu’da, hemen bütün ilçelerimizde çalıştık. Bunları tek tek saymayayım, hemşerilerimiz biliyor. TESKİ, Tekirdağ Büyükşehir’in lokomotifi oldu o dönemde. Sayın Başkanımızın katılımıyla ya bir temel atma ya da bir açılışımız oluyordu. Neticede her yaptığımız yatırım insana yatırım, çevreye yatırım. Başlangıçta su kayıp kaçakları çok büyük orandaydı. Neredeyse şebekeye verdiğimiz suyun yarısı boşa gidiyordu. Bunu yüzde 50’lerden yüzde 35’lerin altına çektik. Tekirdağ’ın suyu önemli ölçüde kurtuldu. Atık sular çok büyük problemdi, hemen her ilçede ya dereye ya denize akıyordu. Derin deşarjlar vardı, başta Süleymanpaşa olmak üzere. Ciddi manada Marmara ve Ergene’yi kirletiyordu. Bu konuda büyük bir devrim oldu. Hem bizim yaptığımız yatırımlar, hem de bizim adımıza DSİ ile ortak yaptığımız işleri de dikkate aldığımızda hemen bütün ilçelerimizde ileri biyolojik arıtma tesislerinin kurulumu tamamlandı. Göreve geldiğimizde koca Tekirdağ’da, 5000 m3 gün atık su arıtma kapasitesi vardı. Belki Çorlu Yenice’nin arıtması kadar su arıtılırken, bıraktığımda biyolojik arıtma kapasitesini 190-200 bin metreküpe çıkardık. Şebekeye verdiğimiz suyun neredeyse tamamını ileri biyolojik olarak arıtacak bir kapasiteye ulaştık. Bana göre bu Tekirdağ’a yaptığımız en önemli işlerden bir tanesidir. Ergene faili meçhul bir cinayet gibiydi. En azından Ergene’yi evsel atık sulardan kurtardık. Saray’ın, Kapaklı’nın, Çorlu’nun, yeni ilçemiz Ergene’nin atık suyu dereye akıyordu, Çorlu da 43-44 noktada kanalizasyon deşarj oluyordu derelere. Evsel atık suların arıtılmasında çok büyük bir mesafe aldığımızı düşünüyorum. Bu sayede bu günlerde Marmara’ya atık su deşarjı, müsilaj sorunu konusunda Tekirdağ pek gündemde değil. Herkes bilir, Süleymanpaşa’nın atık suyu derin deşarjdan Altınova’nın oradan denize gidiyordu.


“BATI ATIK SU ARITMA TESİSİ EN BÜYÜK ESERLERİMİZDEN BİRİSİ”

Batı Atık Su Arıtma Tesisi, bana göre en büyük eserlerimizden bir tanesi. Bir çöplüktü orası, 2 senede tam gününde hizmete aldık. Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu açılışı şereflendirdiler. Bugün Marmara Denizi’ne derin deşarj yapılmıyor. İyi işletilirse çok güzel tesisler bunlar.

Süleymanpaşa Batı Atıksu İleri Biyolojik Arıtma Tesisi
Süleymanpaşa Batı Atıksu İleri Biyolojik Arıtma Tesisi

Sadece orada değil, çalışmayan birçok arıtma vardı, belde merkezlerimizde. Ne Mürefte’nin arıtması çalışıyordu, ne Şalgamlı’nın, ne de Çerkez Müsellim’in. Onların hepsini ayağa kaldırdık. Yine kapanan beldelerin birçoğunda, Kızılpınar’dan tutunuz, Karaağaç’a kadar altyapı anlamında çok iş yaptık. Onun haricinde şehirlerimizde yağmur suyu hiç yoktu neredeyse. Her yağışta Çerkezköy’ün ne halde olduğunu biliyorsunuz, oraya büyük yatırımlarımız oldu. Bunları tek tek söylemeyeyim, ama merkez ilçe Süleymanpaşa da büyük yatırımlar aldı. Yılların belde merkezleri dediğimiz Kumbağ ve Barbaros buralarda atık su hatları yapıldı. Sultanköy’den tutun Yenice’ye kadar çalışma yaptık, Yeniçiftlik aynı şekilde. Buraların arıtmalarını hep ayağa kaldırdık. Gerçekten çevre adına ve memleketim adına güzel hizmetler olduğunu düşünüyorum. Ama tabi hizmet bitmez daha yapacak çok iş var, ama Tekirdağ’ın altyapıda problemleriyle anılan bir il olmaktan önemli ölçüde çıktığını düşünüyorum.

Bugünden bakınca TESKİ’yi kurarken şunu da yapsaydık daha iyi olurdu dediğiniz ufak da olsa bir ayrıntı veya ana unsur var mı?

Dediğim gibi ilk genel müdürümüzden kurulu bir yapı devraldık, biz onu daha da geliştirdik. TESKİ yeni kurulan sular idareleri arasında örnek bir su ve kanal idaresi oldu. Birçok toplantıda su kayıp kaçakları başta olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı TESKİ’yi örnek gösterdi. Bütçemizi çok hızlı bir sürede arttırdık. Devraldığımda 150-200 milyon bütçesi olan bir kuruluştu, devrettiğim zaman bütçeyi 500 küsur milyonlara çıkarmıştık. Abone sayımız 300 küsur binlerdeyken biz bunu 525 binlere kadar çıkardık, iki kişiden birini abone yapma başarısını sağladık. Bütün ilçelerimiz için ortak tarifeye geçmeyi başardık. Su ve atık su tarifesini ayırdık. İlçe belediyelerinin katı atık bedellerini düzenli tahsil ettik. Şimdi Tekirdağ’a bu kadar hizmet nasıl oldu deniliyor. Bir kere abone olmayanlar ve idari kayıp kaçak oranları çok fazlaydı bu noktada ilerleme sağlandı. Gelirini toplayan, abonesine sahip çıkan, birçok hizmet yapan ve bunu yaparken de tarifeleri ile vatandaşı yormayan bir kurum oluşturduk. Su kalitesi ile ilgili ilk kuruluş aşamasında her gün basında olumsuz yer alıyorduk. Yaptığımız çalışmalar sonucu Tekirdağ su kalitesi bakımından Türkiye’de ilk 3 il arasına girdi. Su kalitesinin düşük olduğu yerlerde paket arıtmalar kurduk, işte Kapaklı Pınarça’dan tutun, birçok yerde. Suyumuzun çok önemli bir kısmını yer altı sularından alıyorduk, %90 üzerindeydi bu durum, biz onu %85’lere indirdik buda önemli. Yani daha ne yapabilirdik şunu söyleyebilirim; ayrılmadan kısa bir süre önce şebeke yönetimini ikiye bölüp, iki tane daire başkanlığı planlamıştım. İşte biri Çorlu’da, biri Süleymanpaşa’da olsun. Tekirdağ merkezden yönetilemeyecek kadar büyük bir il ve tüm birimler merkezde toplanmıştı. Ben bazı birimlerimizi Çorlu merkeze kaydırmayı düşünmüştüm, çünkü nüfusun önemli bir çoğunluğu o bölgede yaşıyor. Gitmeden önce son Genel Kurulda alınan kararla, Doğu Bölgesi Su ve Kanal İşletme ve Batı Bölgesi Su ve Kanal İşletme Dairesi diye iki tane daire kurulmuştu. Açıkçası birini Çorlu’da konuşlandıracaktım. Yani Çorlu, Çerkezköy ve Kapaklı gibi nüfusun yoğun yaşadığı, çok dinamik yapısı olan bölgelere daire başkanlığı kurulmalı. İstanbul’da abone ve şebeke yönetiminde de benzer bir yapıyı uyguluyor.

TESKİ personeline veda konuşması yaparken
TESKİ personeline veda konuşması yaparken

“KANGREN OLMUŞ YERLERE GİRDİK”

Dilerseniz şimdi biraz da İSKİ’yi konuşalım. İmamoğlu’nun başkanlığı esnasında İSKİ’de yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Son iki yılda İSKİ’nin yaptığı en önemli iş sizce neydi?

Yeni dönemde İSKİ’ye ilk atanan yöneticiyim. Tekirdağ’dan da bazı arkadaşlarım geldi. Tabi Sayın Başkanımızın ortaya koyduğu İstanbul vizyonu, adil İstanbul, yeşil İstanbul, yaratıcı İstanbul hepimiz için yol gösterici oldu. Bu vizyona uygun olarak İSKİ tekrar ele alındı. Yeni bir stratejik plan yapıldı. Su idarelerinin olmazsa olmazı “master plan” çalışmaları hızlandırıldı. İSKİ’nin geleceğe yönelik yapacağı önemli projeleri, yatırımları, su temini, atık su ve çevre politikasını içeren master plan için çaba gösterildi. Esasen İSKİ’de kurumsal bir yapı mevcut. İSKİ 90 yıla yakın geçmişi olan örnek bir su idaresi. Biz onu daha da nasıl ileriye götürebiliriz noktasında çalışmalar yürütüldü. Tabii, göreve başladıktan sonra pandemi koşulları denk geldi. İSKİ burada pandemi koşullarını fırsata çeviren belki de sayılı kamu idarelerinden bir tanesi. Mesela Beşiktaş’ta, Kartal’da, Pendik’te, Üsküdar’da, Bakırköy’de, Büyükçekmece’de, daha birçok ilçemizde, pandemi koşullarında azalan trafik yoğunluğundan yararlanılarak çalışma yürütüldü. İSKİ’nin burada yaptığı en önemli şey geçmişte yapılamamış, dokunulamamış, ancak artık kangren olmuş, seçim süreçlerinde de çok girilmek istenmemiş yerlere dokunmak oldu. Beşiktaş Ortaköy Meydanı, Bakırköy İncirli Caddesi, Büyükçekmece Albatros Sahili, Esenyurt Haramidere, Kadıköy Kurbağlıdere gibi çok farklı noktalarda çalışıldı.

Ortaköy'de yapılan çalışma bir devri sona erdirdi
Ortaköy’de yapılan çalışma bir devri sona erdirdi

Saymakla bitiremeyeceğimiz kangren olmuş birçok noktaya İSKİ el attı. Özellikle her yağmurda su basan geçitler, göle dönen meydanlar, Üsküdar’ı hatırlıyorsunuz işte, denizle kara birleşiyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Yağmur suyu ve taşkın sorununun çözümüne yönelik 1 milyar TL’nin üzerinde yatırım yapıldı. Yine Ekrem Başkanımız şöyle bir vizyon koydu ortaya; madem dereleri ıslah ediyorsunuz etrafını da yeşillendirelim, dereleri ıslah etmek yetmez etrafında yaşam vadileri oluşturalım. Şimdi İSKİ yeni yaşam alanları oluşturuyor. Mesela Beylikdüzü’nde Ekrem Başkanımızın yapmış olduğu Yaşam Vadisi denize kadar indiriliyor. Beykoz’da, Tuzla’da, birçok yerde çalışma yaparken halka buraları nasıl açabiliriz, halk buradan nasıl yararlanabilir diye düşünerek hareket ediyoruz. Bulabildiğimiz her yeri yeşillendirelim, ağaçlandıralım diye uğraşıyoruz. Su havzalarını koruyoruz. Kaçak yapılaşmaya karşı mücadele ediyoruz. Bu çalışmalar bu dönemde gerçekten hızlandı. Bütün bunların haricinde çok kurak bir sezon yaşadık. Ama çok şükür bu kurak sezonda iyi bir işletmecilik ortaya koyarak, su dengesini iyi sağlayarak, özellikle Asya’dan Avrupa’ya iyi bir su transferi yaparak vatandaşımıza susuzluk yaşatmadık. Şu anda da barajlarımızın doluluk oranı yüzde elli civarında, bu seneyi de çok rahat geçirdik. İnşallah seneye de sıkıntı olmayacak. Melen projesi de DSİ tarafından tamamlanırsa uzun vadede İstanbul’da sıkıntı olmayacak. Kısaca İstanbul’u susuz bırakmamak için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Atık su arıtma noktasında da çok önemli yatırımlar var. Ön arıtma tesislerimiz var, bunları biyolojik, mümkünse ileri biyolojik teknolojiye çevirmek için çalışıyoruz. Hemen Baltalimanı’nda göreceksiniz, dev bir biyolojik atık su arıtma tesisi yapımı devam ediyor. Yine Tuzla’da böyle bir atık su arıtma tesisimizin yapımı devam ediyor. Bu derin deşarjları arıtma tesislerine göndermek için atık su tüneli inşaatlarımız devam ediyor. Birçok inşaat var şimdi hepsini saymayayım. Ama şunu söyleyebilirim, İSKİ iki yılda hem çok önemli yatırımlara devam ediyor, hem vatandaşımıza çok uygun ücretle su verilmeye devam ediliyor, hem de su politikaları noktasında İstanbul’un geleceğini planlıyor. Kısacası Ekrem İmamoğlu Başkanımızın bize duyduğu güvene layık olabilmek için gece gündüz çalışıyoruz.

Kurbağalıdere'nin önceki ve sonraki hali
Kurbağalıdere’nin önceki ve sonraki hali

İSKİ’nin Trakya’daki yatırımları son derece önemli, çeşitli aralıklarla buralara ziyaretlerde bulunuyorsunuz, gözlemler yapıyorsunuz. Genel olarak bir değerlendirme yapabilir misiniz? Eksiklikler, aksaklıklar, artılar, avantajlar nelerdir?

İSKİ’nin alanı çok geniş, Istrancalar’dan Düzce’ye, Melen’e kadar çok geniş bir alanda çalışıyoruz. Bu arada Trakya’dan da su alıyoruz. Yalıköy’den başlayarak Kıyıköy’e kadar birçok tesisimiz var. Kazandere, Pabuçdere Barajları vs. bunlar önemli tesisler. Oralardan aldığımız su Terkos’a geliyor. Terkos’a destek olarak o barajlar kullanılıyor, isale hatlarıyla geliyor ve buradan Avrupa Yakası’na su veriliyor. Sayın Genel Müdür Raif Mermutlu ile beraber ekip olarak genel bir gezide yaptık, barajların durumunu ve havzayı inceledik. Ben daha önce de bazı Genel Müdür yardımcılarımızla beraber Kıyıköy’e gittim. Hem belediye başkanını ziyaret ettik hem barajları dolaştık. Dolayısıyla sürekli olarak oradaki tesislerimizi yakından takip ediyoruz. Kuraklık dolayısıyla belki çok arzu edilen suyu aldığımız söylenemez. Oralarda Trakya Bölgesi’nde başka şeyler yapmamız lazım. Bizim bu su havzalarında olan köylerimiz var. Özellikle Vize’nin köyleri var. Burada teknik inceleme yaptırıp ihtiyaçları tespit ettirdik. Orada özellikle baraj havzasında olup da tesisleri, kanalizasyonları yarım olan, arıtmaları olmayan köylerinin altyapı eksikliklerini ortaya çıkardık. Bunların projelerini yaptırdık, ekonomik imkânların elverdiği ölçüde bu havzanın altyapı sorunlarını çözmek için bir gayret içerisindeyiz. Tabi orası alan olarak İstanbul ili sınırları dışında ama yasa gereği İSKİ’nin de görev alanında. Biz hangi havzadan su alıyorsak o havzayı korumak mecburiyetindeyiz. Düzce’de, Melen de aynı şekilde. Orada da önemli yatırımlarımız var.

TESKİ’de göreviniz esnasında dikkatimizi en çok çeken şey çalışma azminizin haricinde yapılan işlerin tanıtımını da çok profesyonel ve etkili olarak yürütmenizdi. İSKİ’nin bu konuda yeterince yetkili tanıtım yaptığı kanaatinde misiniz? 2 yıllık süreçte İSKİ’nin yaptığı en etkili tanıtım neydi?

TESKİ’de hem kurumu, hem de su ve kanalizasyon hizmetlerini tanıtıyorduk. İnsanlar bilmiyordu, TESKİ nedir? Eskiden ilçe belediyesi var, özel idare var, muhtarlık var. Şimdi bir büyükşehir gelmiş, bir ilçe belediyesi var, bir de TESKİ. Aslında yeterli personelimiz olmamasına rağmen, Basın ve Halkla İlişkiler Birimi ve TESKİ TV’yi kurduk. Kısa videolarla yaptığımız hizmetleri anlatıyorduk, hala devam ediyor. Günlük basını takip ediyorduk, ayrım yapmadan bütün gazeteleri. Basında çıkan olumsuz haberlere mutlaka basın açıklamalarıyla cevap veriyorduk. Bunları sitemize de koyuyorduk. Zaman zaman Sayın Başkanımız Kadir Beyin katılımıyla basın toplantıları yapıyorduk. Zaman zaman ilçeleri ziyaret ediyorduk. Muhtarlarla, meclis üyeleriyle, vatandaşla, sivil toplumla bir araya geliyorduk. Zaman zaman tesis ziyaretleri yaptırıyorduk. Başarılı da olduğumuzu düşünüyorum. Tabi burada İstanbul’da bu işler çok daha profesyonel yapılıyor. Sayın Başkanımızın bu konuları takip eden basın danışmanı var. İSKİ olsun Büyükşehir olsun ulusal basında bu işler koordineli yürütülüyor. Bizde de Kurumsal İletişim Şube Müdürlüğü var. Yerel basın, ulusal basın ve sosyal medya, bu birim tarafından takip ediliyor. İSKİ’nin sosyal medya hesaplarından İBB TV’nin çektiği birtakım kısa tanıtım filmleri yayımlanıyor. Yine Medya A.Ş. var, Büyükşehir’imizin iştiraki. Medya A.Ş. ile ortak tanıtım çekimleri olabiliyor. Mesela sanatçı Buray, su tasarrufu konusunda bir çekim yapmıştı, çok beğenildi. Döneme, ihtiyaca göre bunlar planlanıyor. Vatandaşımızla, abonelerimizle sağlıklı bir iletişim kurduğumuzu söyleyebilirim. Yine abonelerimize yönelik, onların işlerini kolaylaştırıcı dijital teknolojileri kullanıyoruz. Abonelerimiz birçok işlemini, şikâyetini ve talebini artık şubemize gelmeden doğrudan bizim internet sitemiz üzerinden yapabiliyor. E-devlet uygulamalarını, uzaktan abonelikten tutun da dijital faturaya kadar birçok çağdaş uygulamayı abonelerimizin kullanımına sunduk. Bu konularda oldukça başarılıyız.

İstanbul Avrupa Yakası’nda çalışma dilimi haricinde bulunmaktan mutluluk duyduğunuz 5 tane yeri öncelik sırasına göre bizimle paylaşır mısınız?

İstanbul çok özel bir şehir. İnanılmaz doğal güzellikleri, tarihi turistik yerleri var. Su ve kanal yöneticisi olunca tabi görmediğimiz barajlar, baraj havzaları, tesisler, bunları gittik gördük. Avrupa Yakası’nı sormuştunuz, burası Trakya’nın bir parçası. Mesela bizim Terkos Gölümüz müthiş bir doğal güzellik. Çok önemli bir su kaynağı İstanbul için. Oradaki Karadeniz sahili mükemmel, orada yetiştirilen ormanlar kesinlikle görülmeye değer. Kumul ormanlar var ender yerlerden biri. Yine Çatalca, Arnavutköy, Eyüp Sultan’ın Karadeniz tarafı. Maalesef Kanal İstanbul yapılacak denilen güzergâh, buralarda da inanılmaz güzellikler var. Terkos’un belde merkezinin olduğu yerde bizim Fransızlardan kalma bir pompa istasyonumuz var, çok tarihi bir yer, görülmesi gerekir. Tabi İstanbul bir su medeniyetine ev sahipliği yapıyor. Roma’dan, Bizans’tan, Osmanlı’dan kalma çok önemli su yapıları var. Örneğin Yerebatan Sarnıcı, yine su kemerler, bentler. Belgrad Ormanları’nın içerisinde Sultan Mahmut Bendi ve diğer bentler görülmeye değer. Oraları restore etmeye çalışıyoruz. İşte Kemerburgaz tarafındaki, Göktürk’teki kemerler vs. Buralara İSKİ büyük para harcıyor. İSKİ sadece İstanbul’a su dağıtalım kanalizasyon hizmeti verelim değil ecdat yadigârı tarihi suyollarını, su kemerlerini ve su yapılarını koruyup restore etmek için de elinden geleni yapıyor. Ben de özellikle fırsat buldukça hem iş hem ziyaret amacıyla İstanbul’un su yapılarını gezmeye çalışıyorum. Ayrıca bizde Vakıf Sular denen İSKİ’nin bir birimi var. Tarihten bu yana vakıf olarak işletilmiş suyolları, su yapıları var. Şimdi Sayın Başkanımızın talimatıyla buraları işgallerden kurtarıp, temizliyoruz, hepsinin peyzaj projeleri de bitti. Halka açacağız buraları, hepsi yeşil alan, rekreasyon alanı olacak. İstanbul gerçekten su medeniyeti, su kültüründen yoğrulmuş bir şehir. Yıllarca İstanbul için su çok önemli bir konu olmuş. Vize’den, Istranca ormanlarından suyun geldiği bir yer burası. Çatalca’da bir kemer var inanılmaz, hala restore edilmeyi bekliyor. Bu konuda yapılacak çok iş var. İSKİ acil yatırımlarını bitirdikten sonra su kültürü ve su medeniyetine yönelik çalışmalarını hızlandıracak. Yurtdışına gidince mesela su müzeleri görüyorsunuz. Barcelona Su Müzesi müthiştir. Lizbon’da oranın sular idaresinin kurduğu su müzesi yine çok güzel. Hem çocuklara su tarihini öğretip hem de su tasarrufu bilinci konusunda eğitim vereceğimiz mekânların İstanbul’da çoğalması lazım. Yine bizim kampüsümüz içinde su çocuk parkı tarzında bir şey yapmayı düşünüyoruz, projeleri devam ediyor.

“BEN İYİ BİR TRAKYALIYIM”

Hayatınızın bundan sonraki kısmını Trakya’da geçirmek zorunda olsanız nereyi tercih ederdiniz?

Ben iyi bir Trakyalıyım, Balkan kültürüyle yoğrulmuşum, bundan da gurur duyuyorum. Trakya gerçekten Türkiye’nin en çağdaş, en eğitimli insanlarının yaşadığı bir yer. Birçok doğal güzellik var, bir sınır memleketi. Trakya, bölge olarak çok eski kültürlerin de yoğrulduğu bir yer. Ben de anne tarafından Selanik- Langaza, baba tarafından Bulgaristan Eski Zağra kökenliyim. Dedelerim Lüleburgaz’ın Turgutbey köyüne gelmişler. Ben Trakya’nın her tarafını seviyorum. Edirne müthiş bir Osmanlı başkenti, 80-90 yıla yakın başkentlik yapmış inanılmaz bir şehir. Adım atıyorsunuz tarihi eser. Edirne’nin yeri ayrı, sular şehri ayrıca. Üç tane ırmak geliyor orada birleşiyor. Trakya’dan uzak kaldığım yıllarda memlekete her geldiğimde mutlaka bir Edirne’ye giderdim. Yine Tekirdağ, çok uzun bir kıyı şeridi olan güzel bir deniz şehri. Mavi gözlü şehir. O noktada Tekirdağ’a hizmet etmekten büyük mutluluk duydum. Tekirdağ’ın sahillerini atık sulardan kurtarmak için çok çaba harcadık. Oralarda nerde kuruma ait boş bir yer bulduysak halka açtık. Uçmak Dere’ye yaptığım tesis örnektir. Memleketimiz güzel, daha güzel yapabiliriz. Tekirdağ’ın ben de ayrı bir yeri var. Hemşerilerim Tekirdağ için gösterdiğim çabaları biliyor. Gelelim Kırklareli’ne. Türkiye’nin en güzel ormanları orada; Kıyıköy, İğneada, su basan ormanları muhteşem yerler tartışmasız. Sürekli giderim, elimizden geldiğince de destek olmaya çalışırız. Büyükşehir’le ilgili konular olduğunda yardımcı olmaya çalışıyorum. Oralarda bizim İSKİ’nin tesisleri var. Doğal olarak yakından ilgileniyorum. Bir tarım memleketi aynı zamanda Trakya. Bizim ova ilçelerinde, özellikle Lüleburgaz, Babaeski’de tarımsal bir zenginlik var. Ben çiftçi ailesinin çocuğuyum, dedemizden atamızdan öğrendik birçok şeyi. Tarımsal birçok ürün çeşitlendirmesi bizim dedelerimiz sayesinde olmuştur. İlk kooperatif kuruluşu, tarımsal kredi kooperatifinden tutun da sulama kooperatifine kadar. Ben köy çocuğu olmaktan hep gurur duydum. Köy ayrı bir psikoloji. Bahçemizdeki ceviz ağacı, incir ağacı altında oturduğumuzda inanılmaz bir huzur ve keyif hissediyorum. Gidip traktörle tarlaları gezmek benim için keyif. Özetle Trakya sanayisiyle, turizmiyle, tarımıyla gerçekten çok avantajlı bir konumda. Fakat bu avantajını yeterli kullandığını söyleyemeyiz. Ayrıca hudut bölgesiyiz. TESKİ Genel Müdürüyken Balkanlarda birçok dostluklarımız oldu. Birçok su ve kanalizasyon genel idaresi müdürüyle, Bulgaristan’da belediye başkanlarıyla şahsi dostluklarım oldu. Burada da devam ediyor hala onlar. Pandemi öncesi Bulgaristan’dan yedi tane su ve kanalizasyon idaresi genel müdürünü davet ettik. Burgaz, Varna, Eskizağra hepsi geldiler. Sofya’daki Su Birliği Başkanını burada misafir ettik. Trakya’yı dışa açmak lazım. Tekirdağ niye Varna gibi bir şehir olmasın. Balkan coğrafyası çok özel bir coğrafya. Trakya bölgemiz de o coğrafyanın parçası. RAMTRAKYA, TRAKYAKENT onlara genel müdür olarak katkım oldu. Beni davet ettiler, genel kurullarında konuşmalar yaptım. 30 küsur sene Trakya’nın dışında kalmış, sonra dönmüş, tekrar görev nedeniyle ayrılmak zorunda kalmış biri olarak söyleyeyim, Trakya çok özel dokunuşlara ihtiyacı olan bir yer. Çok hırpalanmış, örselenmiş maalesef. Sanayi atıklarıyla suyu, doğası kirletilmiş bir yer. Buna el birliğiyle dur demek, Trakya insanının sağlığını, yörenin doğasını, suyunu, ormanını, denizini korumamız gerekir. Bunu yaparsak Trakya’nın bir evladı olarak Trakya’ya borcumuzu ödemiş oluruz.

“İNSANIN HAYATTA B PLANLARI OLMALI”

Günün birinde bu kadar çalışmak yeter deseniz bir emeklilik hayaliniz veya kurgunuz var mı?

Bürokraside, 30’uncu yıla giriyorum. Bunun 23-24 yılı mülki idarede geçti. Kaymakamlık, Mülkiye Başmüfettişliği olarak. 6-7 yıldan beri de yerel yönetimci olduk. Hem merkezi hükümet bölümünde idareci olarak, sonra masanın öteki tarafına geçmiş denetçi olarak, sonra merkezi hükümetten yerele gelmiş yerel yönetimci olarak bulunmuş biriyim. Ben şuna inanıyorum, bulunduğum kurumda katkı yapabildiğim ölçüde devam ederim. Biz koltuğumuzdan güç alan insanlar değiliz. 25 yaşında kaymakam oldum, genç yaşta yönetim sorumluluğu aldım. Biz sıfatları önemsemiyoruz. Bizim ülkemize, memleketimize bir katkımız olsun, bulunduğumuz kuruma bir katkımız olsun tek beklentimiz o. İSKİ’de olma sebebimiz de bu. Burada da katkı yaptığımız sürece devam etmek isterim. Sayın Başkanım Ekrem İmamoğlu çok önemli bir liderlik gösteriyor, inanılmaz bir enerjisi var, büyük bir vizyonu var. Bize de çalışma azmi aşılıyor. Burada İstanbul’a ve Ekrem Bey’e katkı yaptığım sürece devam etmek isterim. Benim İstanbul’da olma sebebim Sayın Başkanımın başarısına katkı yapmaktır. İstanbul’da görev yapmak, Sayın Başkanımızın ekibinde yer almak benim için onurdur.

Ekrem İmamoğlu'nun İSKİ ziyareti esnasında
Ekrem İmamoğlu’nun İSKİ ziyareti esnasında

Yakın zamanda ağır bir bypass ameliyatı geçirdim, çok şükür sağlığımıza kavuştum, tekrar işime döndüm. İnsanın hayatta B planları olması lazım. Ben aynı zamanda akademisyenim, bir üniversitenin de kurucu mütevelli heyeti üyeliği yaptım. Kamu Yönetimi doktoruyum, doçentlik için de çalışmalarım hazır. Kamudan emekli oluruz ama yine 30 yıllık birikimimiz, tecrübemiz var. Bunları en azından öğrencilere, uygulayıcılara aktarmak isterim açıkçası. Emekliği biraz daha akademik katkı, hem de gelecek kuşaklara katkı yapma noktasında düşünüyorum.

Genç kuşaklar için bir film, bir kitap, bir şiir-şair önerisi alabilir miyiz?

Kitap deyince ilk aklıma gelen Sabahattin Ali. Maalesef çok genç yaşta hayata veda ediyor. Onun şiirleri, kitapları çok değerli. Bir Kürk Mantolu Madonna, okuyup da etkilenmemek mümkün mü? Kuyucaklı Yusuf, bir kaymakam olarak çok etkilendiğim bir eser. Yine İçimizdeki Şeytan, hepsi inanılmaz eserler. Türk Edebiyatı çok zengin, çok önemli değerlerimiz var. Evimde iyi bir kütüphanem var. Sadece kamu yönetimi-siyaset bilimi değil. Eşim de çok meraklı edebiyata. Elden geldiğince okumaya çalışıyoruz. Bypass ameliyatı olduktan sonra biraz uzun da evde kalınca tekrar okuyamadığım ne kadar kitap varsa bunları okumaya çalıştım. Bazı kitapları tekrar okudum. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü bir başyapıt. Benim yönetici olarak çok etkilendiğim bir kitaptır. Şiiri de çok severim. Çok değerli şairlerimiz var, Orhan Veli’den tutun birçok şair. Hep okumaya devam ettim. Sanat, edebiyat bunlar insanı farklı bir boyuta taşıyor. Sadece kendi yazarlarımız değil, büyük başka yazarlar da var. Yaşlı Adam ve Deniz, Hemingway’in muhteşem eseri. Okusun gençler, ama iyi eserler okusunlar. İnanın dünyaya bakışı, insanlara bakışı çok değişir. Her görüşten yazar okusunlar. Türk ve Dünya Klasiklerini mutlaka tavsiye ediyorum. Bilhassa tarihimizi öğrensinler, Nutuk mutlaka başucu kitabımız olmalı. Ben öğretmen lisesi mezunuyum, birçok şeyi daha lise yıllarında okuduk. Üzüldüğüm konu gençlerin bu konuda biraz eksik olması. Ama okumanın yaşı yok, çalışmanın da yaşı yok. Ben 30’lu yaşlarımda yüksek lisans, 40’lı yaşlarımda doktora yaptım. Bunu yaparken de kimse beni zorlamadı. Doktora tezim kitap olarak basıldı. Sonra üzerine bir kitap daha yazdım. Şimdi bir kitabım daha çıktı yeni, su ve kanal idaresi üzerine. Dolayısıyla fırsat buldukça eser vermeye çalışıyorum. Bir insanın çocuklarına bırakacağı en büyük mirasın kitap olduğunu düşünüyorum. Bir de tabi güzel bir geçmiş, güzel bir ahlak. Çok şükür bu yaşıma kadar doğruluk, dürüstlük ve hakkaniyetten ayrılmamaya çalıştım. Atatürk ilkeleri ve çağdaş bilimin ışığı hep yoldaşım oldu. Bundan sonra da böyle olacak. 

YORUMLAR

Trakya Haber